Anayasa Mahkemesi, kamulaştırma bedelinin zamanaşımı nedeniyle ödenmemesini hak ihlali olarak değerlendirdi.
Anayasa Mahkemesi, kamulaştırma bedelinin 10 yıllık zaman aşımı nedeniyle ödenmemesi nedeniyle yapılan başvuruda mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, 1962 yılında Ankara’da bir kişi için yaptırılan gecekondu, Harp Okulu’nun tevsi alanında kaldığı gerekçesiyle 1974 yılında Milli Savunma Bakanlığı tarafından kamulaştırıldı. Kamulaştırma bedeli olan 37 bin 14 lira, mahkeme kararıyla gecekondu sahibi adına açılan hesaba yatırıldı. Bu bedel kamulaştırmadan vazgeçildikten sonra tahsil edilememiştir. Bakanlığın talebi üzerine belediye 1982 yılında gecekondu mahallesini yıktırdı.
1982’de gecekondu ve ağaçlar için tazminat talebiyle açılan davada mahkeme, gecekondu sahibine 1987’de belirlenen 400 bin lira tazminatın ödenmesine karar verdi.
Tazminatın ödenmemesi üzerine gecekondu sahibi 2016 yılında Ankara 32. İcra Dairesi Müdürlüğü’ne başvurdu. Daire, faiziyle birlikte 3 milyon 330 bin lira ödemeye karar verdi.
Bakanlık tarafından Ankara 3. Kolluk Mahkemesi’ne yapılan itirazda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu ve tedbirin ödenmediği belirtildi.
Kararın Yargıtay tarafından onaylanmasının ardından gecekondu sahibi, hak ihlali teziyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
Yargıtay, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmederek, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla kararın yeniden yargılanmak üzere Ankara 3. İcra Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Kararın gerekçesinden
Anayasa Mahkemesi kararında, bu tür el koymalarda ihlalin tespitinin yeterli olmadığı belirtilerek, “Gerçek anlamda tazminattan söz edilebilmesi için taşınmazın el koyma tarihindeki gerçek değerinin bilinmesi gerekir. sahibine ödenir.” karar verildi.
Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1987 tarihli kararıyla kararlaştırılan tazminatın başvurucuya ödenmediği, müteakip başvuruda 10 yıllık kanuni düzenleme nedeniyle ödemenin yapılmadığı belirtildi. sınırlamalar.
Bu durumun Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen “hukuk devleti” unsuruyla bağdaşmadığına işaret edilen kararda, “Hukuk güvenliğinin ve hukuk devletinin sağlanması için tek başına yeterli olmadığı” ifade edildi. devletin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması ve yargı mercilerinin verdiği kararların gecikmeksizin uygulanması gerekmektedir. Kanun.” güvenlik ve hukukun üstünlüğü, hukuka aykırı ihlallerin sadece tespit edilmesiyle değil, tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir.” değerlendirmesine yer verildi.
Başvurucunun, kararın kesinleşmesinden yaklaşık 26 yıl sonra, mahkemece hükmedilen tazminatın ödenmesi talebiyle idari kuruma başvurmasının kusur sayılabileceği kararda, “Bu durum idarenin mahkeme kararlarını uygulama sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” tespiti yapıldı.
Kararda şu sözler yer aldı:
“Somut olayda, kamulaştırmasız müsadereden doğan zarara karşılık mahkemece hükmedilen tazminatın ödenmemesi Anayasa’nın 35. maddesine aykırıdır. İhlalin harcanması amacıyla hükmedilen tazminatın ödenmemesi, mülkiyet hakkı ihlali devam etmektedir.İnci unsurunda güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmelidir.